Sevgili Okurlarım,
Günümüzde, gerek iktidar, gerekse, muha- lefet partilerinin uyguladıkları propaganda
konusuna değinerek, sizlere bu hususta bir ışık tutmak istiyorum. Konunun, bilgi dağarcığınıza eklenerek, bundan sonraki görüş, algı ve düşüncelerinizde, belli bir kriter teşkil etmesini, temenni ediyorum.
Propaganda latinceden gelmekte olup, kelime anlamı itibariyle, bir toplumun düşünce ve dav- ranışlarını etkilemek amacı taşıyan planlanmış bir mesajlar bütünüdür. Unutmamak gerekir ki, propaganda topluma veya hedef kitleye, tarafsız ve objektif kriterlerde bilgi sağlamayı esas almamıştır. Bu uygulamada en temel unsur belli bir toplum kesimini etkileyecek bilgileri içermektedir. Bu kapsamda, yapılan çalışma ve uygulamalarda, propaganda mesajı doğru olsa bile, muhakkak surette yönlü olup, tümünün dengeli bir biçimde iletilmesini içermemektedir.
Propaganda ve halkla ilişkiler tamamen toplumu veya bir kesimini ikna etmeye yönelik disiplinlerdir ve kitle iletişim araçlarının kullanılması söz konusudur. Genelde, abartı ve gerçeği saklama unsuru propaganda teknikleri içinde yer almaktadır. Bu konuyu örneklemek gerekirse, cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı olan Sayın Erdoğan’ın seçimlerden önce yaptığı tüm konuşmalarda “hiçbir şekilde, ülkede ben iktidarda olduğum süreçte faiz yükselmeyecektir“ diye halka teminat vermesine karşılık seçimlerden kısa bir müddet sonra faizler güncel olarak %40 seviyesine yükselmiştir. Bu propaganda içinde, hem referans olarak cumhurbaşkanlığı makamı kullanılarak bir otoriteye referans göstermek tekniği ile gerçeği saklamak olgusu bir arada kullanılıp hedef kitle olan tüm halka sunulmuştur.
Propagandanın yanı sıra, propaganda ile ele alınan halkla ilişkilerin ise, açıklamaları ile doğru- ları kitlelere iletmesi söz konusudur. Bu ayrımın yapılması kesinlikle gereklidir. Propagandanın ideolojik veya örgütsel aidiyet unsurları kapsamakta olduğu not edilmelidir. Başka bir anlatımla ele alınırsa, propaganda aynı amacın insanlara istenen bilgilerin verilmesi yerine, istenmeyen bilgilerin kısıtlanmasını amaçlar ki bu da sansürün tam tersidir. Propagandacının halkın fikrini ikna etme yerine kandırma ve kafa karıştırmayla değiştirme isteğidir. Bu uygulamanın, yeni dini hareketler için de yapıldığının gözden uzak tutulmaması lazımdır.
Günümüzde ülke genelinde faaliyet gösteren tarikat şeyhleri (kendilerini öyle sunarlar) bu tip propagandayı gerek ilgili cemaat içinde gerekse özel sohbet toplantılarında sıklıkla kullanmaktadır. Propaganda savaşta çok güçlü bir silahtır. Askeri amaç, düşmanı insanlık dışı olarak göstermek ve ona karşı nefret yaratmaktır. Bu uygulamaya örnek gündeme geldiğinde, AKP’nin propagandalarında yurt içinde ve yurt dışında yaratılan hayali düşmanlara karşı oluşturulan nefret ile toplumun kutuplaştırılıp ayrıştırılarak kendine bağlı bir kitle oluşturulması verilebilir.
Çoğu propaganda, kapsamında, düşmanın gerçek veya hayali bir haksızlığın nedeni olduğu hissini vermek yer almaktadır. İnsanlar doğru olmayan bir olguya inanırlarsa devamlı şüphe ve kuşkular içinde yaşayacaklardır. Bu kuşkularından kurtulmak isteyeceklerinden güç sahiplerinin onaylamalarına açık olacaklardır. Propaganda oluşturmak için bazı özel tekniklerin kullanılması doktriner bir yaklaşım olarak güncelliğini her zaman muhafaza etmektedir.
Korkuya başvurma, propaganda oluşturmak için bir tekniktir ki bu uygulamada, genel belirsiz bir korku yaratarak belli bir konuya veya ögeye destek sağlanması amaçlanmaktadır. Bu husustaki en bariz örnek, sizlerin de yakından bildiğiniz gibi, iktidarın ayakta durmasını sağlayan MHP liderinin sıklıkla ülkenin “beka“ konusunu gündeme getirmesi olmaktadır ki bu beka olgusunun açıklanmasında devamlı farklı düşman unsurlar yaratılmakta olup buna muhatap olan kitlenin algısı oranında korkması amaçlanmaktadır. Bir diğer dikkat çeken örnek ise, Joseph Goebels, “Almanya yok olmalı“ sözlerini kullanarak İngiliz ve Amerikalıların Almanları yok etmeyi amaçladığı sözlerini kullanmış ve bütün Alman halkını etkilemeyi de başarmıştır. Ancak savaş sonucunda ölen 25 milyon civarındaki kişinin hesabını kimse verememiştir.
Bir otoriteyi referans göstermek hususu da propaganda teknikleri içinde yer almaktadır. Burada ise, bir fikri bir görüşü desteklemek için bir otorite veya makam sahibini referans vermesini içermektedir. Bu konuda en önemli örnek ise, AKP yöne ticileri uzun yıllardan beri “dava, davamız“ diyerek gündeme getirdikleri belirsiz ve hiçbir zaman açıklamadıkları konseptin uygulanması amacıyla Cumhurbaşkanlığı makamını referans vererek pro paganda yapılmasıdır. Buradaki dava olgusunun ise, gizli olarak din temelli devlet yapısı olduğu de ğerlendirilmektedir.
Propaganda teknikleri içinde, önemli bir husus da reddin elde edilmesi olarak tanımlanabilir. Söz konusu bu teknik bir fikrin nefret edilen korkulan veya küçümsenen bir grupta popüler olduğu imajının verilmesiyle bu fikrin reddinin temin edilmesini içerir. Eğer nefret edilen veya küçümsenen bir grup insanın da aynı fikri savunduğu inandırılırsa hedef kitle bu görüşü terk eder. Bu konudaki örnekler oldukça fazladır. Ancak en fazla dikkat çekeni ise, AKP lideri Erdoğan’ın hedef kitlesine hitap ederken devamlı olarak ana muhalefet partisi liderine takma isimlerle hitap etmesidir.
Devamı bir sonraki yazıda…