DEÜ Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Açık, yapılan analizler sonucunda, 2025 yılında Aliağa yük trafiğinin artarak 89,8 milyon tona, İzmir yük trafiğinin ise azalarak 7,9 milyon tona düşeceğinin tespit edildiğini aktardı
İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi tarafından yayımlanan ‘Denizden Merhaba’ dergisinin 40’ıncı sayısında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Açık, İzmir limanlarının şehir ekonomisine etkilerini değerlendirdi. 2004-2022 yılları arasında İzmir Başkanlığındaki yük trafiğinin ortalama büyüme hızının düştüğünü, Aliağa Başkanlığının ise arttığını vurgulayan Doç. Dr. Açık, “İzmir Alsancak Limanı’nın mevcut potansiyelinden etkin bir şekilde faydalanılamaması İzmir’in refah artış hızında büyük kayıplara neden olacak” dedi.
“Limanlar bölge refahını yükseltiyor”
Küresel entegrasyonun en önemli aktörlerinden birinin limanlar olduğunu dile getiren Doç. Dr. Açık, “Limanlar hem ülke açısından hem de bulundukları şehir ve art bölgeleri açısından ekonomik faaliyetlerin merkezinde bulunuyor. Ülke ekonomisi açısından bakıldığında limanlar uluslararası piyasaya açılan en önemli kapılar olarak görev alıyor. Türkiye’nin dış ticaret istatistiklerine de bu durum yansıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2023’ün ilk 8 ayında değer bakımından ihracatın yüzde 56’sı, ithalatın ise yüzde 54’ü denizyolu ile yapıldı. Limanlar bulundukları şehirlere ve art bölgelerine ihracat ve ithalat faaliyetlerini desteklemeleri, turizm faaliyetlerine hizmet etmeleri, iş gücü olanağı oluşturmaları ve vergi gelirlerini arttırmaları gibi önemli katkılar sunuyor. Limanlar, ihracatı ve ithalatı kolaylaştırıcı rolü nedeniyle birçok üretim ve dış ticaret firmasının faaliyetlerini maliyet etkin bir şekilde yürütmelerini sağlıyor. Liman faaliyetleri yayılım etkisi göstererek diğer birçok sektörün de çevresinde kümelenmesini sağlayarak bölge refahını yükseltiyor” diye konuştu.
“Limanlar şehir ekonomisini kalkındırıyor”
Limanlar türetilmiş talep yapısına sahip oldukları için, şehir içinde artan ekonomik ve ticari faaliyetlerin liman trafiğinde de artışa neden olduğunu aktaran Doç. Dr. Açık, “Ayrıca limanlar arz yönlü büyümeyi de desteklerler. Daha büyük hacimde ve etkinlikte sunulan liman hizmetleri daha fazla sayıda firmanın daha fazla hacimde ticaret yapmasını teşvik ederek şehir ekonomisini kalkındırmaya katkıda bulunurlar. Liman hizmetlerinin ve bağlantılarının artması uluslararası ticaret maliyetlerini düşürerek ülkedeki girişimcilerin daha fazla rekabetçi olmalarına da katkıda bulunur” dedi.
“Liman trafiğindeki artış, il ekonomisine kalkınma olarak yansıyor”
Limanların ülke ve şehir ekonomilerine pozitif etkisini ortaya koymak amacıyla İzmir’de yaptıkları 2004-2021 yılları arasını kapsayan araştırma sonuçlarını paylaşan Doç. Dr. Açık, “İzmir ve Aliağa liman başkanlıklarında toplam elleçlenen yük tonajı ile İzmir ilinin gayrisafi yurt içi hasıla endeksini kullanarak regresyon analizi uygulandı. Sonuçlara göre, liman trafiğindeki her yüzde 1’lik artış, İzmir GSYH değerinde yüzde 1,12’lik bir artışa neden oluyor. Ayrıca liman trafiği, il ekonomisindeki değişimlerin yüzde 89’unun kaynağı olarak görülüyor. Liman trafiğindeki artış, il ekonomisine çok daha büyük oranda kalkınma olarak yansıyor ve limanların pozitif etkisini doğruluyor. Ayrıca İzmir bölgesinde sadece İzmir ilinin yüklerinin elleçlenmediği düşünüldüğünde limanın pozitif etkisi istatistiksel sonuçtan çok daha büyük” diye konuştu.
İzmir’de yük elleçleme 18 yılda yüzde 116 arttı
İzmir ve Aliağa Liman başkanlıklarında elleçlenen toplam yük miktarının 2004 yılında 41,2 milyon ton iken, 2022 yılında yaklaşık yüzde 116’lık bir artışla 89,3 milyon tona yükseldiğini aktaran Doç. Dr. Açık, Aliağa’da 81 milyon ton, İzmir’de 8,2 milyon ton yük elleçlendiğini belirtti. Doç. Dr. Açık, “İki limanın aynı dönemde Türkiye çapındaki toplam yükten payları ise yüzde 20,2 ile yüzde 13,2 arasında değişmekle birlikte ortalama yüzde 15,3 seviyelerinde seyrediyor. Limanların toplam yükten aldıkları toplam pay 2013’ten sonra artan bir seyir izlemesine rağmen, Aliağa Liman Başkanlığında elleçlenen yük ile İzmir Liman Başkanlığında elleçlenen yük miktarının payları arasındaki fark açılıyor. Araştırmada, bu farkın belirli bir ortalamaya dönme eğiliminde olmadığı, başka bir deyişle iki değişkenin birbirlerinden ıraksadığı tespit edildi. Bu durum farkın uzun dönemde açılmaya devam ettiğini gösterdi” ifadelerinde bulundu.
“Liman trafiğini uluslararası taşımacılık ağıyla bağlantıları etkiliyor”
İzmir Başkanlığındaki yük trafiğinin ortalama büyüme hızının düştüğünü, Aliağa Başkanlığının ise arttığını vurgulayan Doç. Dr. Açık, “Ayrıca İzmir ve İstanbul ile, Antalya ve Çanakkale başkanlıklarının da negatif büyüme oranına düştükleri görüldü. Genel olarak İzmir ve Aliağa Başkanlıklarının büyüme oranlarındaki fark bu oranların dağılımlarına da yansıyor. İzmir Başkanlığındaki yük trafiğinin büyüme hızının çarpıklığı negatif ve negatif olayların daha etkili olduğunu gösteriyor. Diğer yandan Aliağa Başkanlığının büyüme hızının çarpıklığı pozitiftir ve pozitif olayların daha etkili olduğunu gösteriyor. Liman trafiğini etkileyen en önemli faktörlerden birisi de uluslararası taşımacılık ağıyla olan bağlantıları. Her ne kadar sadece konteyner taşımacılığı ile ilgili olsa da 2023’te Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Trade and Development – UNCTAD) tarafından yayımlanan Liman Düzenli Hat Taşımacılığı Bağlanırlık Endeksi, İzmir ve Aliağa Başkanlıklarının durumu hakkında genel bir değerlendirme yapmayı mümkün kılıyor. Bu endeks hesaplanırken haftalık planlanmış sefer sayıları, ayrılmış kapasite, denizcilik şirketlerinin ve düzenli hat hizmetlerinin sayısı, ortalama gemi boyutu ve doğrudan bağlantılı liman sayısı gibi değişkenler kullanılıyor. Bu nedenle daha yüksek endeks değeri daha yüksek konteyner trafiği olarak yorumlanabiliyor. Bu durum da ilgili liman bölgesinde daha fazla ekonomik aktivite ve dolayısıyla büyüme anlamına geliyor” diye konuştu.
“Gemiler Aliağa bölgesini daha fazla tercih ediyor”
İzmir Başkanlığındaki yük trafiğinin 2017 ikinci çeyreğine kadar düşük oranda olsa da artan bir trend izlerken, ikinci çeyrekten sonra kırılım yaşayarak nispeten düşen bir trend izlemeye başladığını dile getiren Doç. Dr. Açık, “Aliağa Başkanlığı ise artan bir trend seyrederken, üçüncü çeyrekte endeks değeri düzeyde inanılmaz bir kırılım göstererek yüksek bir rejime geçiş yaparak artan trendini sürdürdü. Bu veriler değerlendirildiğinde, başlarda İzmir Başkanlığının konteyner taşımacılık ağına bağlantısının daha güçlü olduğu, sonrasında Aliağa Başkanlığının İzmir başkanlığına yakınsadığı, 2017 yılı üçüncü çeyreğinde ise bir kırılma yaşanarak konteyner gemilerinin çok büyük bir oranda Aliağa bölgesine geçiş yaptığı görüldü. Aliağa Başkanlığının İzmir Başkanlığından ıraksadığı belirlendi. Başka bir deyişle başkanlıklar arasındaki fark uzun dönemde açılmaya devam etti” sözlerine yer verdi. Doç. Dr. Açık, İzmir bölgesindeki limanlarda toplam yük trafiği artmasına rağmen gemilerin Aliağa bölgesini daha fazla tercih etmeye devam ettiğini belirtti.
“Liman seçimini konum, altyapı, maliyet ve hizmet etkiliyor”
Gemi sahiplerinin liman seçim kriterlerini değerlendiren söyleyen Doç. Dr. Açık, “Bu kriterler çoğunlukla yük sahipleri için de seçim kararlarını etkiliyor. Gemi sahipleri için genel olarak liman seçimini etkileyen faktörler konum, altyapı, etkinlik, maliyet, liman hizmetleri, art bölge bağlantısı ve güvenlik düzeyi olarak gösterilebilir. Konum limanın hedef piyasaya yakınlığı ile ilgili bir konu olmakla birlikte temel faydası nihai varış noktasına ürünün minimum maliyetle ulaştırılması. Ulaştırma süresinin mümkün olduğunca kısa olması, sermaye maliyetlerini de düşürüyor. Alt yapı durumu ise limanı ziyaret etmeyi planlayan gemilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek derinlik, rıhtım, elleçleme ekipmanları ve liman sahası ekipmanları gibi yeterli kaynaklara sahip olunması ile ilgili. Limanın fiziksel kaynakları yeterli olsa bile, bu kaynakların etkin olarak kullanılabilmeleri de önemli. Etkin operasyonel faaliyetler yükün hızlı bir şekilde yüklenmesini, boşaltılmasını ve aktarılmasını sağladığı için geminin limandan hızlı bir şekilde ayrılarak tasarruf yapmasına önemli ölçüde katkı sunuyor” diye konuştu.
Gemi sahipleri için en önemli faktörlerden birinin de liman tarifeleri, yük elleçleme fiyatları ve diğer giderlerden oluşan maliyetler olduğunu aktaran Doç. Dr. Açık, “Daha uygun şartlarda maliyet tasarrufu sağlayan limanlar rakiplerine göre rekabetçi avantaja sahip oluyor. Ayrıca limanlarda tamir, yakıt ve personel değişimi gibi hizmetlerin sunulması da bir diğer önemli seçim kriteri. Limanda elleçlenen yükler çeşitli illerden geldiği ve çeşitli varış noktalarına gidecekleri için limanın art bölgesiyle bağlantısının güçlü olması bekleniyor. Özellikle karayoluna göre orta mesafelerde birim maliyette kayda değer düşüşler sağlayan demiryolu bağlantısının olması, limanlar için büyük avantaj sağlayabiliyor” ifadelerinde bulundu.
“Maliyet iyileştirmeleri için bürokrasiye ihtiyaç var”
Gemi ve yük sahiplerinin seçim kriterlerindeki en önemli faktörlerden birisi olan maliyet ile ilgili iyileştirmelerin yapılabilmesi için minimum bürokrasiye ve dinamik bir yönetim yapısına ihtiyaç olduğunu dile getiren Doç. Dr. Açık, “Bu yapı çoğunlukla özel limanlarda oluştuğu için de uluslararası taşımacılık firmalarıyla daha dinamik ilişkiler kurabiliyor. Ayrıca maliyet minimizasyonuna önem verdikleri için ekipman ve işçi verimliliği yüksek tutuluyor. Mevcut durum devam ettiği sürece İzmir Limanı’nın yük kaybının giderek artacağı öngörülüyor” dedi.
“Alsancak Limanı’ndan faydalanılmaması İzmir’in refahını düşürecek”
Aliağa ve İzmir Başkanlıklarındaki yük trafiğine uygulanan ARIMA tahminleri sonucunu paylaşan Doç. Dr. Açık, “2025 yılında Aliağa yük trafiğinin artarak 89,8 milyon tona, İzmir yük trafiğinin ise azalarak 7,9 milyon tona düşeceği tespit edildi. Bu durumda her ne kadar toplam yük miktarı artacağı için İzmir ilinin kaybı olmayacağı düşünülse de İzmir Alsancak Limanı’nın mevcut potansiyelinden etkin bir şekilde faydalanılamaması İzmir’in refah artış hızında büyük kayıplara neden olacak. Bunun önüne geçebilmek için ise öncelikle gemi sahipleri ve yük sahipleriyle mülakatlar yapılarak liman seçim kriterleri incelenmeli. Bu incelemelerden İzmir Limanı’nın fiziksel ve teknik sınırlarını zorlamayacak iyileştirme hedefleri belirlenmeli. Hedefler belirlenirken de uzun bürokrasi ve yüksek yatırım gerektiren iyileştirmelerden ziyade, kısa dönemde operasyonel faaliyetlerin etkinliğini arttıracak hedeflere yoğunlaşılmalı” ifadelerinde bulundu.
Limanın yaşadığı kan kaybının durdurulması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Açık, “Ayrıca liman içerisindeki kaynak ve çıktı performansları incelenmeli, terminal ekipmanlarının ve liman sahasının optimizasyonu gözden geçirilmeli. Diğer limanlara kıyasla büyük bir avantaj oluşturma potansiyeli olan demiryolu bağlantılarının operasyonel etkinlikleri arttırılmalı. Liman çalışanları ile de görüşmeler yapılarak, operasyonel faaliyetlerin etkin yürütülmesinin önündeki varsa idari engeller ve aksaklıklar da tespit edilmeli. Sonuç olarak konumundan kaynaklı fiziki sınırları İzmir Limanı’nın diğer limanlara karşı rekabetçi durumunu zayıflatabilir ve onların performanslarını yakalamasını zorlaştırabilir. Ancak doğru planlamayla ve etkin bir yönetim tarzıyla İzmir Limanı’nın potansiyel hacmine ulaşması hiç de zor değil” diye konuştu.