Uzm. Dr. Uslu, kulak içi kulaklık kullanımının; dış kulak yolu enfeksiyonları ve dış kulak kanalında serümen birikimine neden olabileceğini söyledi
ESLEM TÜRKOĞLU
Müzik dinleme ve iletişim kurmanın vazgeçilmez araçlarından olan kulaklıklar, son yıllarda artan bir trend oldu. Günümüzde neredeyse herkesin sahip olduğu kulaklıklar, gelişen teknolojiyle kullanıcılara birçok imkan sunuyor. Kablolu kulaklıktan kulak içi kulaklığa birçok çeşidi bulunan kulaklığa talep artıyor. Son bir yılda kulak içi kulaklık satışlarının 8 kat artış gösterdiği belirtilirken, kulak içi kulaklığın zararları da sağlığı tehdit etmeye devam ediyor. Kulak içi kulaklığın yaratabileceği sorunlar ile ilgili TİCARET Gazetesi’ne özel açıklamada bulunan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları (KBB) Uzm. Dr. Mustafa Uslu, kulaklarda oluşabilecek enfeksiyonlara karşı uyarıda bulundu. Uzm. Dr. Uslu, en sık karşılaşılan sorunların; dış kulak yolu enfeksiyonları ve dış kulak kanalında serümen (kulak kiri) birikimi olduğu kaydedildi. Kulak içi kulaklıkların kullanımının 1 saati geçmemesi gerektiğinin kabul gören bir görüş olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Uslu, “Bu kullanım süresi, işitmeye zarar verebilecek seviyenin altındaki kullanım için geçerli. Dış kulak yolu enfeksiyonlarından ve işitme kaybından kaçınmak için bu süreye uymak önemli” dedi.
Kulak içi kulaklıklarda kullanılan malzemelerin, kulaklıkların ergonomik formları ve teknoloji markalara göre farklılık gösterdiğini kaydeden Uzm. Dr. Uslu, kullanılan malzemeler ve formlara karşı oluşabilecek çeşitli sorunlar olduğunu belirtti. Uzm. Dr. Uslu, en sık karşılaşılan sorunların; dış kulak yolu enfeksiyonları ve dış kulak kanalında serümen (kulak kiri) birikimi olduğunu dile getirdi. Uzm. Dr. Uslu, kulak kiri birikimi ve dış kulak yolu enfeksiyonlarının kişiden kişiye göre farklılık gösterdiğinin altını çizdi.
Kalitesiz kulaklıklarda işitme kaybı riski fazla
Kullanılan teknolojinin sinirsel tip işitme kaybını önlemede önemli rol oynadığını vurgulayan Uzm. Dr. Uslu, “İşitme kaybını önlemek için kullanılan koruyucu önlemler özellikle kalitesiz kulaklıklarda bulunmadığından bu kulaklıklarda işitme kaybı riski daha fazla oluyor. Kulak içi kulaklıklar özellikle dış kulak yolu enfeksiyonları, kulak kiri birikimi ve işitme kaybı açısından risk taşımaktaysa da günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte bunlar oldukça azaldı” diye konuştu. Uzm. Dr. Uslu, uzun süre kesintisiz kullanımda iki noktanın önem kazandığını kaydederek, bunların; kullanılan ses seviyesi ve kullanma süresi olduğunu belirtti. İşitme kaybının özellikle yüksek seste ve uzun süreli kullanımda meydana geldiğini aktaran Uzm. Dr. Uslu, “Bu riski azaltmak için akıllı telefonlarda belirli ses seviyesi üstünde kullanımı kısıtlayacak yazılımlar kullanılıyor” dedi.
Kulak içi kulaklıkların kullanımının 1 saati geçmemesi gerektiğinin kabul gören bir görüş olduğundan söz eden Uzm. Dr. Uslu, “Bu kullanım süresi işitmeye zarar verebilecek seviyenin altındaki kullanım için geçerli. Dış kulak yolu enfeksiyonlarından ve işitme kaybından kaçınmak için bu süreye uymak önemli. Ama işitmeye zarar verebilecek seviyenin üstündeki kullanımlarda geçen her sürede kulağa olan zarar artıyor. Zarar vermeyen seviye telefonlarda genellikle yüzde 50-60 arasında kabul ediliyor” ifadelerini kullandı. Uzm. Dr. Uslu, belirtilen seviyelere yakın fakat zarar veren seviyenin altındaki kullanımlarda ise işitme kaybı olmasa da kulak ağrısı, yarı-yüz ağrısı, migren benzeri ağrılar, dengesizlik ve baş dönmesi gibi şikayetler oluştuğundan bahsetti. Bu şikayetlerin ortaya çıkma olasılığı ve şiddetinin de kullanım süresine bağlı olarak arttığını kaydetti.

“Kablosuz kulaklıklar, kulağa ek yük getiriyor”
Kulaklığın kablolu olup olmamasının, kulak sağlığı açısından fark doğurmadığını belirten Uzm. Dr. Uslu, “Kablosuz kulaklıkların kablolu kulaklıklara göre ağırlıkları biraz daha fazla. Bu da dış kulağa ve dış kulak girişine ek yük getiriyor. Son yıllarda piyasaya çıkan kulaklıklarda bu ağırlıklar olabildiğince azaltıldı” diye konuştu. Kulak üstü kulaklıklarda da kullanılan kulaklık yastığı ve hoparlörlerin kalitesinin kulak sağlığını direkt olarak etkilediğini kaydeden Uzm. Dr. Uslu, hava almayı önleyen yastıkların dış kulak yolu enfeksiyonu ihtimalini artırdığına dikkat çekti.
Kullanılan hoparlörlerin kalitesiz olmasının ise işitme kaybı riskini doğurduğunu söyleyen Uzm. Dr. Uslu, “Ayrıca taç kısmı da çok önemli. Bu kısmın fazlasıyla sıkı ya da gevşek olması baş ve kulak ağrılarını artırabiliyor. Kulak içi kulaklıklarda bahsettiğimiz tüm riskler bu kulaklıklarda olsa da kulak ergonomisi açısından kulak üstü kulaklıkların kulak içi kulaklıklara bariz üstünlüğü var” diye konuştu.
“Kulaklıklar 1-2 haftalık aralıklarla temizlenmeli”
Uzm. Dr. Uslu, kulaklıkların sağlığa zarar vermemesi için kulaklık kullanımına saat başı 5-10 dk ara verilmesi gerektiğini vurgularken, “Kulaklık ses seviyeleri kesinlikle çok yüksek olmamalı. Kulaklıkların kulağa girmeyen kısmının temizliği her kullanım sonrası günlük, iç kısım hoparlör ve mikrofon kısmı ise 1-2 haftalık aralıklarla temizlenmeli. Mümkünse kulak içi kulaklık yerine kulak üstü kulaklıklar tercih edilmeli” ifadelerini kullandı.
Temizlik konusunda kulaklıkların kullanım kılavuzlarına uyulması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Uslu, şöyle konuştu: “Genellikle yüzeyi düzgün ve pürüzsüz kulaklıkların dış kısmını ıslak bir mendil veya bezle temizlemek yeterli. Ek olarak dış kulak kanalına yerleştirilen kısımda kulak kiri birikimi olabiliyor. Bunların öncelikle kullanma kılavuzunda belirtildiği şekilde mekanik temizliği gerekiyor. Alkol ya da deterjan gibi ürünler bu bölüm için genellikle önerilmez.” Ayrıca bu kısımlarda değişebilen silikon kalıpların kullanıldığını vurgulayan Uzm. Dr. Uslu, “Bu kalıpların 6 ayda bir değiştirilmesi öneriliyor. Fakat dış kulak kanalında kir birikimi fazla olan, kulak akıntısı olan kişilerde daha sık aralıklarla değişim gerekebilir” dedi.