Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi, dünyanın son 30 yılına damga vuran küreselleşmenin yerini küresel parçalanmaya bıraktığını dile getirdi. Işın Çelebi’ye göre artık bölgesel savaşlar, çatışmalar ön plana çıkıyor. Her yerde meşruiyet tartışmaları, arayışları var. Ulusal açıdan bakarak meselelere çözüm getirme ihtiyacı çok net. “Bizim enflasyon ve büyüme problemlerimiz de dünyadaki bu ayrışma ve parçalanmadan çok etkileniyor. Dünyada bir yavaşlama süreci başladı. Savaşın da etkisiyle petrol fiyatlarının 100 doları geçmesi halinde bu durgunluğun “Stagflasyona” dönüşeceği beklentisi var. Türkiye’de 65-70 düzeyinde devam eden enflasyonun, 2024’ de %33- %35’e inmesi zor.” değerlendirmesini yaptı. Dr. Mahfi Eğilmez ise dünyanın büyüme ile enflasyon arasına sıkıştığını söyledi. “Büyümeyi yukarıda tutmak isterseniz enflasyon yükseliyor. Çünkü büyümeyi yukarıda tutmanın yolu kamu harcamalarını artırmak, vergileri düşürmek, biraz parayı bollaştırmak. Enflasyonu düşürmenin yolu ise bunların tam tersi.” açıklamasını yaptı.
“2024 Enflasyonu %40’ın altına düşmez”
Işın Çelebi, IMF’in dünyanın büyüme oranını üç buçuktan, üçe düşürmesinin, Türkiye’nin büyümesini de olumsuz etkileyeceğini belirtti. 2024’te enflasyonun kolay kolay %40’ın altına düşmeyeceği görüşünü paylaştı. Daralmanın, Türkiye’nin ihracatını da etkileyeceğini ifade ederek, 2024’de kurun birkaç basamak daha yukarı çıkacağını vurguladı. 2024’te dövizi bastırma politikasının da uygulanamayacağını dile getiren Işın Çelebi, “Türkiye, o elbiseye sığmayacak. Cari işlemler açığı artma ihtimali, gündeme gelecek. Türkiye ihracatının yüzde ellisini Avrupa Birliği ülkeleri ile yapıyor. Ama Almanya’da 5 iş gününü 4 iş gününe indirdiler, ciddi boyutta iflaslar var. Bunu İngiltere’de yaşıyor. Çünkü dünyadaki bu daralma bizim ihraç mallarımızdaki fiyatların dolar bazında gerilemesine yol açıyor. Bu bizim cari işlemler açığımızı da yukarı çekiyor ve yeni pazarlar bulma ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Bu bakımdan 2024 yılı, özellikle Nisan ayından sonra daha daraltıcı, ortodoks politikaların uygulanacağını bize haber veriyor.” diye konuştu.
“Büyüme duracak. Çözüm, beklentileri iyileştirmek”
Bir Kızılderili sözü ile “Çok hızlı yol aldık, ruhumuz geride kaldı” diyerek dünyanın şimdiki durumunu özetleyen Dr. Mahfi Eğilmez de, “Bugüne kadar 100 trilyonluk bir büyüme sağlanmış. Dünya, realiteden kopuk bir hızla büyüdü. Bunu artık daha fazla zorlayamayacağımız bir yerdeyiz. Bu dünyada da Türkiye’de biraz duracak.” yorumunu yaptı. Dr. Mahfi Eğilmez, İngilizcesi “trade off” olan ödünleştirme kavramının etkilerinden de bahsettiği konuşmasında, dünyanın büyüme ile enflasyon arasındaki tezatlık meselesini çözemediğini vurguladı. Bununla birlikte Türkiye’nin 2003-2013 arasında bunu başardığını da hatırlattı. “Bunu, beklentileri iyileştirerek çözdü. İnsanlar, geleceğe dair umutlu beklentiler taşırlarsa enflasyon düşer. O zaman, Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri başlamıştı. Bankacılık Reformu yapılmıştı. Kamu maliyesi sağlanmış, borçlar azalmaya başlamıştı. Böyle olunca faizler düştü, enflasyon da düştü. Ama bugün artık dünya da bambaşka bir yerde. İkincisi de o güven ortamını yeniden yaratabilmemiz o kadar kolay değil.” diye konuştu.
Doğru faiz uygulamasının da çok önemli olduğunun altını çizen Mahfi Eğilmez, yanlış politika faizinin tek başına her şeyi alt üst edebildiğini kaydetti. “Ancak düzeltmek için sadece faizi artırmak yetmez. Hukukun üstünlüğü, sosyal adalet gibi ekonomi ile ilgili olmayan düzenlemeler de yapmak gerekir.” dedi. Borsanın son zamanlardaki yükselişine de değinen Mahfi Eğilmez, “Kurumların, firmaların değerini bulmaları desteklenecek bir şey. Fakat bu, düşük faiz nedeniyle olduğunda doğru olmuyor. Yani faizi düşük tuttuğun zaman başka gidecek yer kalmıyor. Önemli olan faizi normale çektiğinizde acaba borsa böyle devam edecek mi?” sorusunu yöneltti. Savaş gibi durumlar artık daha kısa süreli etkili oluyor. “İrrasyonelite, rasyonelize oluyor” İsrail -Filistin savaşının etkilerine de değinen Mahfi Eğilmez’e göre, eskiden bu tip olayların etkileri daha uzun sürerdi. Aslında yaşanılan durumu tuhaf bulduğunu ifade eden Mahfi Eğilmez, “Ben bunu irrasyonelliğin rasyonelize olması olarak tanımlıyorum. Bir süre insanlar bakıyorlar, insani boyutunda tepkilerini sosyal medyada dile getiriyorlar. Sonra dönüp baktığınızda herkes kendi işine dönüyor. Mesela bana gelen soruların yüzde doksanı “Hocam biz borsadayız. Nasıl etkileniriz?” Herkes bunu soruyor. Piyasa bağımlısı hale geldiğimiz için olayların etkisi çabuk unutuluyor. Bu bir yandan çok kötü bir şey. Bir yandan iyi bir şey” açıklamasını yaptı.
“Teknolojinin ihracattaki payı %15’e çıkarılmalı”
Işın Çelebi, bu noktada Türkiye’nin gerçek bir stratejik plana ihtiyaç duyduğunu belirtti. Enflasyonla mücadeleyi, üretim artışı ve verimliliğin üzerine oturtmak gerektiğinden bahsetti. Yatırım tasarruf dengesini, ihracat ithalat dengesini, ihracatın ithalatı karşılama oranını % 85- 90’a çıkarmayı, sektörden gelen arz ve talep dengesini kurabilmenin önemini vurguladı. Bunları bir çatıda birleştirmek ve üçer aylık programlarla yönetmek gerektiğine dikkat çeker, toplam ihracat içindeki teknolojinin %1 olan payının mutlaka, %15’e çıkarılması gerektiğini söyledi. “Durum, sadece mali politikalarla düzelmez. İklim değişiyor. Dicle ve Fırat sularının yaklaşık % 40’ı kurudu ve suyun verimli kullanımını sağlayacak bir sisteminiz yok. Oysa yeraltı sularını kullanacak teknolojin olsa tarıma ve kalkınmaya katkı sağlar.” tespitlerinde bulundu. Işın Çelebi’ye göre, maliye politikaları maalesef parasal politikaların önünde cereyan ediyor. Bunu bir sıkıntı olarak nitelendiren Işın Çelebi, “Dolaylı para toplamak, ekonomiyi de sıkıntıya sokuyor. Ayrıca ciddi bir vergi reformuna ihtiyaç var. Para politikasıyla desteklenmeli.” diyerek önerilerini dile getirdi.
“Sorunlar envanteri çıkarılmalı, çözüme en ciddilerinden başlanmalı”
Mahfi Eğilmez de piyasadaki harcamaların aslında bir refah göstergesi olmadığına işaret etti. “Mevduat faizi %40, enflasyon 60. Vatandaşın kafasındaki enflasyon ise yüzde 150” diyerek sözlerine şöyle devam etti. “Vatandaş, “Faizi de koysam, enflasyonun yarısı kadar para kalmıyor elimde. Bari arabamı değiştireyim, ya da borsaya gireyim” diye düşünüyor. Kafeler, restoranlar baktığınızda tıklım tıklım. Çünkü insanlar paradan kaçıyor, tutmuyor. Bu da bir talep yükselmesine neden oluyor.” şeklinde konuştu. Eğilmez’e göre tek sorun enflasyon da değil. Hukuk, komşularla ilişkiler, demokrasi ve en önemlisi eğitim. Sayının sürekli arttığını ancak eğitim kalitesinin giderek düştüğünü belirtti. “Bakın 1980’de Türkiye’de kişi başına gelir 2.300 dolarken, Güney Kore’nin 1.800 dolar idi. Bugün Güney Kore’de 35.000 dolar, Türkiye’de 10.000 dolar. Ne yaptılar, buraya nasıl geldiler? Bunların analizinin yapılması ve ona göre bir plan hazırlanması lazım. Bir sorunlar envanteri çıkarılarak, en ciddi olanlardan çözmeye başlanmalı” diyerek sözlerini tamamladı.