Sevgili okurlarım,
Ülkemizi 40 yıllık bir hazırlık ve nihayet bir silahlı kalkışma ile İran benzeri bir islam devleti kurmak amacıyla çalışan ve hala günümüzde de faaliyetlerine yurt içinde ve yurt dışında ABD himayesinde devam eden FETÖ silahlı terör örgütünün lideri olan Fethullah Gülen’in ilk olarak diyanet işlerinde görev almasını sağlayan ve onu belli bir yere oturtan kişi Yaşar Tunagür olup devletin istihbarat birimleri tarafından nasıl dikkate alınmadığı ise sorgulanması gerekli bir husustur. Bu kişi üzerinde durulsaydı silahlı terör örgütünün daha o dönemlerde başı ezilebilirdi.
Bu makaleme konu olan Yaşar Tunagür’ün diyanet işleri başkanlığında çok önemli bir yeri olmuştur. Bu kişinin diyanet işleri başkanlığında bulunması nurcuların ülke genelinde devlet bürokrasisinde atmış oldukları en önemli adımlardan birisidir. Bu kişinin kimlik bilgilerine bakıldığında; 1340 yılında İstanbul Beşiktaş’ta dünyaya geldiği ve babasının adının Heyyül annesinin ise Hatice olduğu resmi belgelerden anlaşılmaktadır. Bu şahsın kökeninin ise Siirt Şirvanlı olduğu söylenmektedir. Yaşar Tunagür arapça bilmekte olup Ankara Tapu Kadastro okulu mezunudur. Kendisinin bilimsel bazda hiçbir dini eğitimi alması söz konusu değildir. Yaşar Tunagür’ün tarihsel konumuna bakıldığında; 1940 yılında Ankara Tapu Kadastro Okulundan mezun olmuştur. 1944 – 1945 Yıllarında Bayburt Millî Emlâk Müdürlüğü toprak dağıtım fen memuru olarak atanmıştır. 1946 – 1947 Yıllarında ise Ankara Millî Emlâk Müdürlüğü emrine atanması söz konusudur.
1947 – 1949 Yıllarında askerlik hizmetini tamamlamak amacıyla, 23. Dönem yedek subay okulunu bitirmiştir. 1949 Yılında İstanbul Kadastro Müdürlüğü emrine atanmıştır. 1951 Yılından sonra Tevfik Ersen’in aracılığı ile Diyanet İşleri Başkanlığına girerek, İstanbul Müftülüğünde çalışmıştır. 1953 – 1956 Yıllarında Ezine Müftüsü olarak görev yapmıştır. 1956 – 1958 Yıllarında Bağdat Edebiyat Fakültesinde kurs görmüştür. 1958 – 1959 Yıllarında tekrar Ezine Müftülüğüne atanmıştır. 1959 Yılında ise Balıkesir Müftülüğüne getirilmiştir. 1960 – 1963 Yıllarında yeni bir atama ile Edirne Müftüsü olarak görev yapmıştır. 1963 – 1965 Yıllarında İzmir Bölgesi gezici vaizliğine getirilmiştir. 1965 Yılında da Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Bedrettin Elmalı tarafından başkan yardımcılığına getirilmiştir. Bu tayinin tamamen baskı altında olduğu iddia edilmiştir.
Yaşar Tunagür isimli, kişinin hiçbir din eğitimi olmadığı bilinmekte ve Türkiye’de irticai faaliyetlerin ve nurculuk çalışmaları ile propagandalarını yaptığı için gerek emniyet genel müdürlüğü gerekse istihbarat birimleri tarafından teknik ve fiziki takibinin yapıldığı ve birçok soruşturmaya uğradığı da bilinmektedir. Yaşar Tunagür hakkında Cumhuriyet Senatosu Araştırma Komisyonunun esas no: 10/28 ve 10/44 sayılı, 17.02.1975 Tarihli araştırma raporu da mevcut olup kapsamlı ve çok dikkat çekici tespitlerin yapıldığı görülmektedir.
Bu raporun içeriğine rağmen devlet refleksi olarak alınması gerekli olan köklü tedbirlerin alınmadığı görülmektedir. Bu hususta siyasi otoritenin kasti veya ihmali olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Devlet aklının oluşturulması işin en önemli boyutunu teşkil etmektedir. Yaşar Tunagür’ün kendisi, her ne kadar yüksek mühendis olarak tanınmak ve tanıtılmak istenmiş ise de, Tapu Ve Kadastro Okulu (b) şubesi mezunudur. Müftülük ve vaizlik ehliyeti olduğu ise diyanet işleri başkanlığının müşavere ve dinî eserleri inceleme heyetinin bir imtihan sonucu verdiği kararla gündeme gelmiş bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, 2.7.1965 Tarihinde yayınlanan 633 sayılı kanunun 22. Maddesi müftü ve vaizlerin din eğitimi veren yüksek öğretim kurumlarını bitirmiş olmasını şart koşmuş, sözü geçen görevlere bu nitelikte istekli çıkmadığı takdirde imam – hatip okullarının 2. Devresini bitirenlerin alınabileceği ihtirazi, yani çekinceli kaydını koymuştur. Ancak, geçici 1. Madde kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevi başında olanların müktesep haklarını saklı tutarak, unvanlarında bu kanunla bir değişiklik yapılmamış olanların müktesep derece aylıklarıyla aynı göreve atanmış sayılacaklarını, ünvanlarında değişiklik yapılmış veya hizmetleri kaldırılmış olanların iki ay içerisinde müktesep derece aylıklınla maaş derecelerine uygun görevlere, bu görevlere atanacaklarda aranılan niteliklere bakılmaksızın, bir defaya mahsus olmak üzere, atanabileceklerini hükme bağlamıştır.
Teşkilât kanununun intibak maddesini teşkil eden bu geçici maddenin a) fıkrasına göre o tarihte müftü olanlar, tahsil durumları ne olursa olsun müftülüğe atanmışlar, bu suretle müktesep hakları olan memuriyetlerde kalmışlardır. Yaşar Tunagür, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte İzmir’de gezici vaiz olduğundan ve kanun bu unvanı kaldırdığından kendisi müktesebi olan İzmir Vaizliğine tayin edilip kanunî intibakı da bu nedenle yapılmıştır.
Yaşar Tunagür, 15.12.1965 Tarihinde, kanunî ehliyeti olmadığı halde (çünkü 633 sayılı kanunun 22. Maddesinin ( a ) fıkrası başkan yardımcılarından birinin yüksek dereceli din öğretimi gören bir okul veya fakülteden en az birini bitirmiş olmasını şart koymaktadır ) diyanet işleri başkan yardımcılığı vekâletine atanmış ve 1108 sayılı maaş kanununun 8. Maddesine göre ikamet yevmiyesi verilmesi öngörülmüştür. Oysa ki, bu tayinden 4 ay önce, 12.8.1965 Tarih ve emniyet genel müdürlüğü şube 1/ b, 12723/14172 – sayı : 78075 yazı ile İçişleri Bakanlığı bu kişinin Atatürk düşmanı, irticaî faaliyetlerde bulunan ve seçimlerde belli bir partiyi desteklemeye hazırlanan bir kişi olduğunu devlet bakanlığına “18 mayıs 1965 tarih zat, iş. Sicil ve lv. Md. 123-1/11494 Sayılı“ yazı ile bildirmiştir.
9.4.1966 Tarihli kararname ile 5498 sayılı kanunun 3. Maddesinin 5. Fıkrasının uyarınca müktesebinin 2 üst derecesinde İstanbul Müftülüğüne terfi ve 21. 4. 1966 Tarihli onayla da tekrar 1750 lira kadro aylıklı başkan yardımcılığı vekâletine ikamet yevmiyesi ile tayin edilmiş, o günden itibaren, devlet bakanlığının yazılı beyanına göre bir ehli bulunmadığından her altı ayda bir yeni onay alınmak suretiyle bu görevde bırakılmıştır. Yaşar Tunagür, 633 sayılı kanunun 22. Maddesine göre müftü olamaz. Fakat bu kanunun geçici 1. Maddesine nazaran müktesebi olan vaizliğe intibak ettirildiğinden ve 22. Maddenin (e) fıkrası da müftü ve vaizleri aynı kategoride mütalâa etmiş bulunduğundan müftü tayin edilebilmiştir.
Kendisinin kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki görevi İzmir geçici vaizi olduğuna ve bu unvan da kanunda kaldırılmış bulunduğundan kendisi bir defaya mahsus olmak kaydı kullanılarak İzmir vaizliğine tayin edilmiştir. Oysaki bir defaya mahsus kaydı bulunmasa idi 22. Maddeye göre yüksek din okulu ya da fakültesi veya imam – hatip okulu 2. Devre mezunu olmadığından vaiz atanamazdı. O halde, maddedeki bir defaya mahsus olmak kaydı bu şekilde kullanılmış olduğuna göre, buradan tekrar İstanbul müftülüğüne atanması geçici 1. Maddenin ( d ) bendinin ise açıkça ihlâlidir. 22. Maddenin ( e ) fıkrası müftü ve vaizler diyerek ikisini de aynı statüde mütalâa etmese idi bu görüş doğru olurdu.
Her ne kadar kanunun diğer maddelerinde müftülerin vaizlerin sicil âmiri olduğu yani aralarında bir kademe farkının mevcut bulunduğu anlamına gelen hükümler mevcut olsa da 22. Maddenin müftü ve vaizler kaydı kesin olduğundan, birine ulaştıktan sonra, ilelebet orada kalınmak gibi kesin bir şart ortadan kaldırılmakta ve aynı statü içinde birinden diğerine geçmenin mümkün kılındığı değerlendirilmektedir.