Esenyurt Belediye Başkanının gözaltına alınması ile başlayıp, daha sonra Şişli, Beşiktaş gibi ilçe belediye başkanlarına sıçrayan benzer eylem 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile doruğa ulaştı. İmamoğlu odaklı tutuklama senaryosu dalga dalga yayıldı. Yaklaşık 70 gündür gizli tanıklar üzeninden yürütülen bu öykü, biraz daha süreceğe benziyor.
CHP kurultayının iptali davası da öyküyü çeşitlendirmek için ortaya atıldı. Görünen o ki İmamoğlu davası ile CHP kurultayı iptalini bir arada yürüterek CHP tabanında çatışma yaratmak, kamuoyunda cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu ile CHP’nin itibarının azaltılması hedefleniyor gibi. CHP bu senaryoyu etkisiz hale getirmek için her hafta biri İstanbul’un bir ilçesince diğeri de Türkiye’deki bir ilde mitingler düzenleme kararı aldı.
Bu mitingler yandaş medyada yeterli yansıma bulmasa da kitleler üzerinde iz bırakıyor. Bu tempo ne kadar sürer, onu zaman gösterecek. Ancak mitinglere karşı iktidarın kısıtlayıcı, yönlendirici kararlar için talimat vermesini bekliyorum. Bu konu yaz sonunda, sonbaharda da uygulamaya konabilir. Şu anda uygulamaya konan kısıtlama Silivri’de tutuklu bulunan belediye başkanlarının ziyaret için içişleri bakanlığının gereken izni hemen vermemesi diye ortaya kondu.
Evet! Ortada bir oyun var. Bu oyun sürerken bir de Öcalan’ın rolünün olduğu PKK’nın silah bırakması durumu var. CHP ve muhaliflerin bir kısmı İmamoğlu senaryosu ile meşgulken, Öcalan’ın başrolünü oynadığı oyun rahatça oynandı. CHP’liler hapisteki belediye başkanlarıyla ve siyasilerle görüşmekte yokuşa sürülürken, Öcalan’ı DEM’liler dilediği zaman ziyaret edip, teröristin mesajını bir partiden diğerine dolaşıp anlatıyor. Elli bin vatandaşımızın katili, baş terörist Öcalan ise hapisteyken 4 ülkeyi kapsayan KCK’yı kurmuş, yine hapisteyken PKK’nın kongresine “teknik iletişimle” katılmış. Bu arada kimler kimlerle ne konuşuyor, gündemde bile yok.
30 Haziran’a ertelenen CHP kurultayının iptali davası da yaz ayları için bir oyalama ortamı yaratabilir.
Oysa bu satırları kaleme alırken, Yeni Şafak gazetesi. “Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı, üretim düştü, sanayi duruyor” diye manşette haber yaptı ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i eleştirdi. Erdoğan’a yakın olan bu gazete Erdoğan’ın “faiz sebep enflasyon sonuç” tezine destek verip Mehmet Şimşek’in gidiş haberini mi veriyor yoksa sanayicinin sıkıntısını mı yansıtıyor göreceğiz.
Mahfi Eğilmez, 26 Mayıs günü kendi web sitesine “Enflasyon Düşerken İşsizlik Artar mı?” başlıklı yazısında “20. yüzyılın en bilinen ekonomik modellerinden biri olan Phillips Eğrisi” ile bir analiz yapmış. Eğilmez, ülkemizde 1990–2024 yılları arasındaki yıllık enflasyon oranları ile işsizlik oranlarını grafik üzerinde karşılaştırmış. Grafikten çıkan sonuç şöyle: “enflasyon düşerken işsizlik artıyor.”
Yeni Şafak “enflasyon arttı, üretim durdu” diyor ancak Mahfi Eğilmez analizinde, artan enflasyona karşın işsizliğin azalmadığını, arttığını TÜİK verileri ortaya koyuyor ve diyor ki: “grafik işsizlerin göründüğü gibi azalmadığını, tam tersine arttığını, sadece başvuruda bulunmadıkları için işsiz olarak sayılmadıklarını ortaya koyuyor.”
Özetle işsizlik artıyor, enflasyon yükseliyor, halkın geçim sıkıntısı yaygınlaşıyor. İktidar ise bu sıkıntıları “siyasi senaryolar” üzerine kurulan oyuna kaydırıyor… PKK, KCK, Suriye’de kurulacak “federatif” statü için ABD’nin desteğiyle yapılanıyorlar. DEM milletvekili Suriye’de statü kazandık, sıra Türkiye’de diyor. Bu konuşmayı haber yapan bile yok.
Birkaç senaryo var, her birinin oyuncusu ayrı. Dikkatle bakarsanız kim nerede oynuyor hemen belli oluyor.