Cuma, Eylül 20, 2024

FETÖ Silahlı Terör Örgütünde Kadının Yeri

Sevgili okurlarım,

FETÖ silahlı terör örgütü hakkında yazarken kadının yerinin de çok önemli olduğunu bilerek bu örgüt içinde nasıl bir yere konduğunu da birçok belge ve ifadelere dayanarak değerlendirmenize sunmak istiyorum. Silahlı terör örgütünün, lideri konumunda olan Fethullah Gülen, 1970 ile 1986 yılları arasında, kadınlara hiçbir surette örgüt içinde yer vermemiş ve kadını hiçbir konuya karıştırmamaya bilhassa özen göstermiştir.

Kadınlara bakışı ise, aynen asr-ı saadet döneminde olduğu gibi olup, onların evlerinden dışarıya bile çıkmamasını, herhangi bir meslek edinmemesini, telkin ve tavsiye etmektedir. Bunun yanı sıra, kadınların, eğitim alıp okumamalarını, çocuklarına evde bakarak onları yetiştirmelerini, kocalarının hizmet hareketi içindeki görevlerini iyi yapabilmesi için mutlak yardımcı olmalarını, telkin ederek, bu hususta örgüt bünyesinde, bağlayıcı kuralları da belli esaslar altında koyarak kurallar manzumesi olarak, gündeme getirmiştir.

Kadınların örtünmesi ve okula gitmemeleri devamlı surette örgüt mensuplarına ve sempatizan gruplarına her vesile ile bu on altı (16) yıllık dönemde telkin edilmektedir.

Örgüt üyelerinin tamamı 1970 ile 1986 yılları içindeki süreçte, ailelerindeki kız çocuklarını okula göndermeyip aile üyeleri içinde yer alan kadınların da tamamen örtünmelerini sağlamışlardır. Ülkenin sosyal yaşamı içinde çok büyük bir kayıp olarak yaşama geçmiş bulunmaktadır.

Fethullah Gülen bu dönem içindeki tüm vaazlarında kadınların, gözleri de dahil olmak üzere, her tarafının örtülmesini ve eldiven giyerek de ellerini saklamaları gerektiğini toplantılarda birçok yapılan tekrarlar çerçevesinde konuşmalarında ve konferanslarında belirtmiştir. Bunun yanı sıra, gözlerinin örtülemediği yerlerde ise gözlük takmalarını önermektedir.

İşte bu 1970 ile 1986 yıllarını içeren, 16 yıllık süreç içindeki, dönemde tüm örgüt üyelerinin kadınları tamamen örtünerek ellerine eldiven ve gözlerine de gözlük takarak bir ucube gibi halk arasında gezmeye başlamışlardır.

Fethullah Ggülen yapmış olduğu muhtelif konferanslar kapsamında bu davranışın diğer örtünmeyen kadınlar üzerinde de etkin olacağını düşünerek her fırsatta örnek olmaları gerektiğini açıklamaktadır.

Fethullah Ggülen, kadınların tamamen örtünme olayını, asr-ı saadet dönemindeki yaşama benzer olması şeklinde izah ederek, insanları sorgulanamaz kişiliği ile tek bir amaca doğru yönlendirmeyi uzun süreli olarak başarmıştır.

Geçen zaman içinde Fethullah Gülen, Amerika Birleşik Devletlerine kaçtıktan sonra, daha önceki yıllarda, doldurulmuş olan, vaaz kasetlerinin, sansürlenerek, kadının kesinlikle örtünmesinden ve okula gitmemesi gerektiğinden, bahseden kısımların bu kasetlerden sonradan çıkarıldığı tespit edilmiştir.

Yine olayların gelişimine bağlı olarak kadınların bu kadar katı bir şekilde örtünmelerinden bahsetmiş olan Fethullah Gülen, daha sonraları örtünmenin bir teferruat olduğundan bahseder hatta örtünmemeyi bile tavsiye eder hale geldiği izlenmektedir. Bu tezat davranış ve açıklamaların ise örgüt mensupları içinde herhangi bir sorgulamaya tabi olmadığı da açıkça görülmektedir. Çünkü ona olan inanç sorgulamayı da gerektirmemekteydi.

1986 Yılından itibaren kadınların örgütlenmede yer almasına başlanmıştır.

Bu dönemden önce ise örgütlenmenin tamamen erkekler üzerine olduğu ve erkek egemen olarak örgütün şekillendiği görülmektedir.

Kadınların örtünmelerinin gerektiği telkin edilen dönem içinde Fethullah Gülen kadınların erkeklerin arkalarında durarak onların hizmet hareket içindeki çalışmalarına yardımcı ve destek olmaları üzerinde durulmaktaydı. Bunun yanı sıra, kadınların kahramanları doğurmakla ve bir ordu yaratmakla mükellef olduklarını ifade eden Fethullah Gülen, devletle çatışmadan onu ele geçirmek için kadınların rolünün çok önemli olduğunu ifade etmiştir.

Tüm bunların yanı sıra örgüt yönetimi, Orta Asya ülkelerine girilirken de kadınların önemli rol oynayacağını birçok defalar gündeme getirmiştir.

Fethullah Gülen daha ileriki aşamalarda ise, örgüt mensuplarının eşlerinin doğurdukları çocuklarına kendisinin isim vermeye başladığı görülmektedir.

Bu husus başlı başına önemlidir ve üzerinde sosyolojik ve istihbarat teknikleri açısından durulmalıdır. Kadınlar doğurdukları çocukların ilk süt emmelerinden itibaren başlayarak çocukların kulaklarına devamlı olarak;

“Senin adını Fethullah Gülen koydu, sen çok özelsin, sen seçilmiş biricik insan olacaksın “ şeklinde çocukların bilinçaltına telkin yapmaktadırlar.

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar