Çarşamba, Aralık 17, 2025

Öztürk: Avrupa kruvaziyer gemilerine ‘dur’ diyor

DTO İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk, Avrupa’nın önde gelen destinasyonlarının kruvaziyer turizmini sınırlandırmaya çalıştığını, Türkiye’nin ise gemilerin ülkeye gelmesi için yoğun çaba gösterdiğini belirtti

İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi’nin kasım ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Argun Gündüç yönetiminde, DTO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk ve meclis üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye ve İzmir ekonomisine önemli katma değer sağlayan kruvaziyer turizmi hakkında açıklamalarda bulunan Başkan Yusuf Öztürk, Türkiye’nin gemileri çekmek amacıyla yoğun bir çaba gösterdiğini, Avrupa’nın turistik şehirlerinde ise tam tersi bir durum olduğunu belirtti.

Başkan Öztürk, “Amsterdam artık açıkça ‘Ben bu kruvaziyer gemilerini istemiyorum’ diyor. Venedik aynı noktada. Barselona da benzer bir yaklaşım sergiliyor. Hatta Fransa bu konuda yeni bir uygulamayı hayata geçirerek kruvaziyer gemilerindeki her bir yolcudan 15 euro ‘ayak basma ücreti’ alınacağını duyurdu. Bu uygulama, vergi adı altında aşırı turizmi sınırlamak amacıyla getirildi. Yani bir kruvaziyer gemisi önce Cannes’a, ardından Nice’e, sonra Marsilya’ya uğrarsa, yolcu her limanda ayrı ayrı 15 avro ödemek zorunda kalacak. Avrupa’nın önde gelen destinasyonları, kruvaziyer turizmini sınırlandırmaya çalışırken, biz ise gemiler bize gelsin diye büyük bir çaba gösteriyoruz” diye konuştu.


“Kuşadası’nda halk turizmi sahipleniyor”

Kuşadası’nın 603 kruvaziyer gemisiyle yaklaşık 1 milyon yolcu ağırladığını ve İzmir ile Kuşadası arasındaki 80 kilometrelik mesafeye dikkat çeken Öztürk, gemilerin Türkiye’ye gelmesine rağmen liman tercihindeki farklılığın detaylı olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Öztürk, “Devlet limanları ile özel sektör işletmelerini bire bir kıyaslamak her noktada doğru olmayabilir ancak ana mantığı görmek gerekiyor. Kuşadası’nda, yurt dışında başarılı kruvaziyer destinasyonlarında gördüğümüz yaklaşımın aynısı var. Esnaf, halk, taksiciler, turizm çalışanları, kafe ve restoranlar bu turizmi sahipleniyor. Çünkü kruvaziyer turizminin kente doğrudan gelir sağladığını biliyorlar ve bunu kaybetmemek için herkes elinden geleni yapıyor. Bu yapıyı Kuşadası’nda net bir şekilde görüyoruz. Bu nedenle Kuşadası’nı gönülden tebrik ediyorum. Türkiye genelinde kruvaziyer yolcu sayısının 2 milyona yaklaştığı bir tabloda, sadece Kuşadası’nın yaklaşık 1 milyon yolcuya ulaşması gerçekten çok önemli bir başarı” dedi.


“İzmir Limanı, rekabet gücünü kaybediyor”

İzmir Limanı’na ilişkin değerlendirmelerinde, limanda hem gemi hem de yolcu trafiğinde ciddi bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Öztürk, “Liman, her geçen gün rekabet gücünü biraz daha kaybediyor. 2025 yılının ilk 11 ayına baktığımızda tablo oldukça net. Geçtiğimiz yıl 61 kruvaziyer gemisiyle yaklaşık 161 bin yolcu İzmir’e gelirken, bu yıl 45 gemiyle yalnızca 76 bin yolcu geldi. Kış sezonunda bazı hatlar devam ediyor olsa da bu rakamlar neredeyse yarı yarıya bir düşüşe işaret ediyor. Bu konuda geçmişte defalarca ne yapılması gerektiğine dair, tabiri caizse bir reçete ortaya konuldu. Sadece bizler değil, tüm sektör temsilcileri bu önerileri dile getirdi. Umudumuz, bu adımların 2026 yılında hayata geçirilmesi. Elbette umut etmekten başka çaremiz yok; ancak bu düşüş trendi her dönemde tekrar eden bir sorun haline gelmiş durumda” ifadelerinde bulundu.

“Balıkçı barınaklarında fahiş fiyat artışları yaşanıyor”

Türkiye genelindeki balıkçı barınaklarının Tarım ve Orman Bakanlığı sorumluluğunda olduğunu belirten Başkan Yusuf Öztürk, bu alanların aslen balıkçılara ayrılmasına rağmen günübirlik tur tekneleri ve bazı özel teknelerin de burada barınmak zorunda kaldığını ifade etti. Öztürk, “Kooperatifler aracılığıyla işletilen balıkçı barınaklarında, barınma ücretlerinin yüzde 200–300’lere varan oranlarda artırıldığı örneklerle karşılaşıyoruz. Özellikle günübirlik tur tekneleri ve turizm amaçlı teknelerin barındığı bazı balıkçı barınaklarında fahiş fiyat artışları yaşanmaya başladı. Bununla ilgili gerekli girişimlerde bulunmaya çalışıyoruz. Bu artışlar sektör açısından ciddi bir mali yük oluşturuyor ve sürdürülebilir değil. Marina ücretlerinin yüksekliği nedeniyle yat sınıfına giren tekneler de balıkçı barınaklarını tercih etmek zorunda kalabiliyor. Bu hem işletmecileri hem tekne sahiplerini zorunlu olarak bu noktaya getiriyor. Güvenlik açısından bakıldığında, teknelerin marinalarda barınması çok daha doğru ve sağlıklı. Sapanca’da gerçekleştirilen Müşterek Meslek Komitesi toplantısında da bu konular gündeme geldi. Toplantı sonrası ilgili kişilerle temas kurduk. Balıkçı barınaklarının idaresine ilişkin yeni bir sistem üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü biliyoruz. Konu ile ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığı başta olmak üzere ilgili mercilere gerekli bilgilendirmeler yapıldı” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM