Cuma, Eylül 20, 2024

Halkımız Ana Muhalefet Partimizden Ne İstiyor?

“Salt isteklerin itisine uymak kölelik, kendimiz için koyduğumuz yasalara boyun eğmek özgürlüktür.”
Jean-Jacques Rousseau


1950’den bu yana doğru dürüst iktidar ol(a)mayan Ana Muhalefet Partimizden; sevgili halkımız artık emekten yana, ezilenden yana sol bir programla iktidar olmasını istiyor. Sözün özü bu.

★ ★ ★

Ana Muhalefet Partimiz olan CHP, nihayet beklenen kurultayını gerçekleştirdi. Öyle bir kurultay oldu ki; her yönüyle tarihe geçti dense de acaba bunda doğruluk payı varmı diye aklımıza takılmadı desek yalan olur. Nasıl ki “4 Eylül 1919 CHP’nin İlk Kurultayı” olması özelliğiyle, 1972 de “Milli Şef” İsmet İnönü’nün; Bülent Ecevit ile bayrak değişimi yaşaması anımsanıyorsa, bu kurultay da ilerleyen yıllarda ve önemli toplantılarda hep akıllara gelecek ve tarihe not edilecektir diyebilir miyiz?

★ ★ ★

Kurultayda verilen mesajlar iki taraflı ve çok netti. Kemal Bey’i destekleyen ekip, kendilerine göre şimdiye kadar nasıl bir tutum aldılarsa aynı tutumu değiştirmediler. Kendi doğrularını ortaya koydular. Özetle 2010 yılından beri aynı ve bildiğimiz laflar edildi. Yine değişim diyenler de beklenenin dışında pek fazla laflar etmediler veya yapıları gereği edemediler. Ancak Sokak yani vatandaş; çok açık ve net olarak sadece sözlerinizi, biçiminizi ve kişilerinizi değiştirmeyin, özünüzü değiştirip emekten yana bir sol parti olun dedi. Süreç içinde bu istemin yerine getirilip getirilmediğini hep beraber göreceğiz. Umarım bu istem gerçekleşir.

★ ★ ★

Seçim öncesinde de birçok defa partili dostlarımla yaptığım görüşmelerde; halkın düşüncesini, isteğini, endişelerini defalarca sağduyulu partinin neferi olan üye arkadaşlar ile parti üyesi olmayan yurtsever insanların parti ileri gelenlerine ilettiğini biliyorum.

★ ★ ★

Akademi dünyasından öğrencisine, esnafından işçisine, gencinden yaşlısına kadar herkesten duyduğum ortak nokta Kemal Bey aday olmasın sözleriydi. Maalesef oldu ve kaybetti.

★ ★ ★

Kimileri şunu da diyebilir. Tek suçlu sadece sayın Kılıçdaroğlu mu? Elbette bizler suçlayıp yargılayamayız. Konuya nesnel ölçülerde baktığımız da; “Masadan kalkıp dönenler, Kendisine güven(e)meyip CHP Listelerinden seçime girenler, Partide seçime kadar toplantılara gelerek seçim günü geldiğinde bırakın sandığı korumayı oy vermeye dahi gitmeyenler” de sorumlu değiller mi? Ama geminin Kaptanı olduğunu dile getiren sayın başkanın en büyük sorumlu olduğunu en baştan belirtmekte yarar var.

★ ★ ★

13 seçim kaybetmiş, medya ve siyasi partilerin özellikle de iktidar’ın uyguladığı politikalar neticesinde yıpranmış bir ismin artık bir başarı getiremeyeceği, daha da kötüsü halkı umutsuzluğa sürüklediği gerçeğini unutabilir miyiz?

★ ★ ★

Kurultay süreci partililer ile başlayıp, rotanın Ekrem İmamoğlu ve sonrasında da milletvekilleri, üyeler, delegeler, PM, MYK ile süregelen değişim mesajları kurultayda karşılığını bulmuş ve Özgür Özel yeni genel başkan olmuştur.

★ ★ ★

Kurultaya dair Kemal Bey adına kimi noktalar dikkat çekiciydi. Özellikle “Sırtımdaki Hançer” sözleri, hem ittifak ortaklarına hem de parti içerisine olmuştur. Bir diğer önemli nokta “Ben son kez genel başkanlık için adayım” sözleri anlamlıydı.

★ ★ ★

Bir partiye, bir seçmene, bir gruba son kez adayım deyip de oy istemek, daha doğrusu bunu vaat olarak insanların önüne koymak doğru bir tavır mıydı? Bilemiyorum. Buna ben deği sizler karar verin!…

★ ★ ★

Üç dönem kuralını getireceğim vaadi, ön seçim çıkışı, il başkanlarına yönelik sözleri de cabası.

★ ★ ★

Kemal Bey bu zamana kadar neden bunları yerine getirmedi? Acaba elini kolunu bağlayan mı vardı?

★ ★ ★

Fazla uzatmadan şunu belirtmekte yarar var; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu günahıyla sevabıyla bir döneme nokta koydu. Şimdi partide yeni bir dönem başlıyor. Peki ne olmalı, ne yapılmalı?

★ ★ ★

CHP her şeyden önce samimi olmalı. En önemlisi salon toplantıları, kanaat önderleriyle görüşmeler yerine bunların yerine daha çok ziyaretler gerçekleştirmeli, yani kapı kapı dolaşmalı. Halkla iç içe olmalı…

★ ★ ★

Kıraathaneler, alışveriş merkezleri, çay ocakları, esnaf lokantaları, kuaför ve berber salonları kısacası halkın olduğu yerlere odaklanmalı. Yapılacaklar, sorunların tespiti ve sorunlara çözümler burada anlatılmalı. Neden bunu diyorum; siz istediğiniz kadar toplantı yapın, kanaat önderlerini, iş insanlarını, akademisyenleri bir araya getirin sonuç değişmez. Çünkü o toplantılara gelenler, orada olanlar zaten ya sizin seçmeniniz ya da bu iktidara zaten oy vermeyecek olanlar. Onlar zaten 2018’den beri varlar. Siz var olan seçmeni bir daha bir araya getirip yüzde 50 oy alamazsınız. O yüzde elli için yukarıda bahsettiğim yerlerde olmaya ihtiyaç var. Evlere, sokaklara, caddelere, mahallelere ihtiyaç var.

★ ★ ★

Özgür Özel’i elbette kolay bir dönem beklemiyor. Bir ateşten gömlek giydi. Zor bir dönemde görev aldı. CHP’yi özüne döndürme sözleriyle yola çıktı. Yapar mı yapmaz mı? Gerçekten bilemiyorum. Sermaye sınıfı gelişmemiş, dışarıya bağımlı, feodal artıklarını tam tasfiye edememiş, geri bıraktırılmış, üstelik “Küresel Sermayenin” çılgınlaştığı bir dönemde Sosyal Demokrat bir parti etkin ve yetkin olabilir mi? Bence zor görünse de yeni genel Başkan bir ışık yakmıştır.

★ ★ ★

Daha önce Ana Muhalefet Partimiz ile ilgili bir hekim olarak yazdıklarımı tekrarlayayım; Ana muhalefet partimiz 1960’lı yıllarda utanıp çekinerek mahcubiyet içinde girdiği ortanın solu çizgisini, günümüze uyarlamalı ve evrensel sol değerleri mutlaka benimsemelidir. Sosyalist solu ve diğer sol partileri de doğal ittifak gören bir anlayışta olmalıdır. Bunlar olmayacaksa, kuru kuruya bir Kurtuluş ve Kuruluş felsefesinin oturacağı çizgi maalesef Ulusalcı olmaya çalışan fakat onu da başaramayan diğer partilerin çizgisi olacaktır. Sol ve Sağ kavramları sermaye çevrelerinin dediği gibi siyasetten soyutlanmamış, yerli yerindedir. Türküdeki gibi teslim olmayalım!..

★ ★ ★

Anayasanın rafa kaldırılmak istendiği bu günlerde, sözlerimi sizleri fazla sıkmadan güzel bir Bodrum türküsü olan “Çökertmeden Çıktım Halilim” den bir bölüm ile bitireyim. Rüştü Gür ve Muzaffer Sarısözen ustalarımız’ın emeklerine sağlık.


– “Burası Da Aspat Değil Halil’im Aman Bitez Yalısı,
– Ciğerime Ateş Saldı, Telli Kursun Yarası.
– Gidelim Gidelim Halil’im Çökertme’ye Varalım,
– Kolcular Gelirse Halil’im Nerelere Kaçalım.
– Teslim Olmayalım Halil’im Aman Kurşun Sıkalım.”


Sevgilerimle…

Dr. Mustafa Torun

Diğer Yazarlar